Tüm Yazılar

Hayat Zor Olmak Zorunda Mı?

“Hayatı zor yapan şeyler nelerdir” diye bir soru sorsam ve
üzerinde düşünmenizi istesem acaba neler söylerdiniz?

Hepimiz bir toplumun içerisine doğduk ve içine doğduğumuz toplum bize bir yaşam şekli sundu.
Bu  yaşam şekli toplumun çoğunluğu tarafından kabul gören anlayış ve kurallar bütünüydü.
İşte bu kabul gören ve uygulanan bu yaşama biçimi bir hayat algısı üzerine oturmaktaydı.
Bu algı; her şeyin zor olması gerektiği ancak bir şey zor ise ancak olabileceği yani hayatın zorlu bir hayat olduğu düşüncesiydi.
Pek çoğumuz bu şekilde yaşamanın olası tek yaşam biçimi olarak gördük ve o yaşam biçiminin şartları bizim şartlarımız oldu ve bu şekilde yaşadık ve yaşıyoruz.

Hayat Zordur
Kimde “hayat zordur” diye bir inanç varsa,
ona öğretilmiş olan bu anlayışa uygun olarak yaşar. 
Eğer kişi
bu düşünceye karşı çıkarak bu çok saçma hayat zor olmamalı her şey kolay olmalı şeklinde bir inanç benimsemişse, hayatta karşılaşacağı zorluklara karşı her şeye neden zor halbuki zor olmamalı diye tepki vererek yaşayabilir. Ve sonucunda o kişi içinde hayat zor olacaktır. 

Çünkü, bu iki anlayışta sonuç olarak aynı yere çıkmaktadır.

Hayatın zor olduğuna inanan kişi ne kadar zorlanacağı şey varsa hayatına katmaktadır.
Bunu yaparken de toplum tarafından onaylanacağını bilir.
Çünkü çoğunluk, zorlandıkları hayatı yaşamakta ve “zorlanıyorsan doğru yoldasın” düşüncesiyle hareket etmektedir.

Bu kendini zorlama alışkanlığı küçük yaştan itibaren başlar. Çocuk zorlanacağı okullara gitmek ve zorlanacağı kitapları okumak ister. Sonrasında büyür ve zorlanarak yapacağı bir işe girer. Evlenmek ister ve zorlanarak aylarca ödeyeceği düğün masraflarına girer ve ev eşyaları alır. Tabi ki kirasını zorlanarak ödeyeceği bir evin olduğu yerde yaşaması gerekir. Bir gün kendisine araç almak ister alabileceği bütçenin çok üstünde olan bir aracı sağdan soldan zorla borç alarak alır. Çünkü bir şey zorsa iyidir.

Eşiyle eğlenceli vakit geçiremez hatta onunla gönlünün istediği gibi yeterince ilgilenemez çünkü hayat zordur ve bu yüzden gece gündüz çalışması gerekir.
Çocuğu olur ve çocuk için daha çok para kazanmalı daha çok zorlanmalıdır. Çünkü hayat zordur.
Bu kişi sürekli kendini para kazanmakla zorladığı süreçte çocuğuyla da içinden geldiği gibi ilgilenemez. Çünkü hayatın zorluğu çocuk sevgisinden daha önemlidir.
Sağlığıyla ilgili bazı sorunlar ortaya çıkmaya başlar ve onları geçiştirir. Sağlıkla, doktorla uğraşılacak zaman değildir çünkü zor hayat için daha çok zamana ihtiyaç vardır.

İnsanlar zorlandıkları hayatlarında kendilerine ve sevdiklerine zaman ayıramama sonucu yaşamayı erteledikleri hayatın stresini üzerlerinden atabilmek için tatillere gider, restoranlarda yemek yerler ve ihtiyacı olmadığı teknolojik aletler, elbiseler alır ve sonrasında zorlanarak taksitlerini öderler.

Çünkü ona öğretilenler doğrultusunda şöyle düşünür “hayat zordur ve benimde hayatımın zor olması gayet normaldir. Herkes zorlanırken benim neyim eksik 🙂

Hayat inancın hayatını yönetir
Kişinin yerleşmiş inancı bu yönde ise hayatın farklı yönlerini yaşamak için hiç düşünmeden kendisini gereksiz zorlanmalar içine atar.
Çünkü onun için zor normaldir ve o şeyle ilgili olması gereken zor olmasıdır.
Diğer yandan bu düşünceye zıt bir inanç besleyen kişi; hayat hakkındaki yerleşmiş inanca karşı çıkarak “hayır, hayatta her şey kolay olmalıdır” düşüncesi ilginç bir şekilde hayatını zorlaştırır.
Çünkü “kolay olmalı” beklentisiyle zor durumlar karşısında hemen yılgınlığa kapılır ve işleri gereğinden fazla zorlayıcı görür. Karşısına çıkan küçük bir zorluğu dahi reddeder ve “zorluk olmamalı” der..

Sonuç olarak
Hayatın anlamının seninle ilgili olduğunu, başkasıyla ilgili olmadığını ancak kendi hayatının sorumluluğunu eline alınca anlayacaksın.
Tıpkı bir ebeveynin çocuğu hakkında kararlar verirken sorumluluk taşıması gibi, senin de kendi hayatına dair sorumluluk alman gerekmektedir.
Kendi hayatın hakkında kararlar vermek; neyin doğru olduğunu veya hangi iş ve ilişki süreçleriyle baş etmekte zorlanacağını, neyin seni aşan bir yük olduğunu bilmekle ilgilidir.

Her ne iş yaparsan yap işin toplam bütünü şu an sana zor veya kolay gözükebilir.
Ancak iki bakışta tam olarak doğru değildir.
O işi yapma sürecinde o işi kaç parçaya ayırman gerektiğini, ne zaman hangi parçasıyla ilgilenmen gerektiğini, her gün ne kadar vakit ayırman gerektiğini planlamayı bilmelisin.
Bir şeyi hayatının içerisinde hayatını olumlu yönde etkileyecek şekilde planlarsan her gün zorlanmadan yürüyeceğin kadar mesafeyi bilerek adım atarsın.
Ancak insanlar hayatlarında bir hedef koyarken sürekli sonuca bakarlar ve bugünü göremezler.
Halbuki hedef dediğin şey yani senin yaşam amacınla ilgili olan şey yolun sonunda değil yolun kendisindedir.

O yolda nasıl yürüyeceğin ise yolun şartlarına göre belirleyeceğin yöntemler ile ilgilidir.
Hedefine giden süreçte, her adımı ne zaman ve nasıl atman gerektiğini bilmek, planlı ve bilinçli bir şekilde hareket etmek büyük önem taşır. Bu durum, seni sadece hedefe ulaşmaya değil, aynı zamanda o yolda keyif alarak ilerlemeye de yönlendirir.

Hedef yolda kalmaktır
İnsanlar hayatla ilgili hedefler koymak isterler. Ancak bazılarımız hayatlarının büyük bir bölümünü “acaba hayatıma hangi hedefleri koymalıyım” kararsızlığıyla geçirirken bazılarımız da hedeflerine varmadan hedeflerine giden yoldan çıkarlar.
Burada önemli olan kendi yönünü
belirleyip her gün ona doğru istikrarlı olarak küçük adımlar atmaya devam etmektir.
Eğer yaptığın işte ya da ilişkide zorlanıyorsan, önce o iş ya da ilişkiyle ilgili niyetini gözden geçir
meli ve niyetini fark etmelisin. Sonrasında ise hedeflerin hala niyetine uygun mu bir bakmalısın.
Çünkü bazen şartlar değişir ve hedef önem
in kaybetmiş veya senden çok uzaklara gitmiş olabilir.
Şimdi onların yerine şartlara uygun başka hedefleri getirmelisin.
Şartlar olgunlaştıkça,
daha önce senden uzaklaşan hedefe tekrar yaklaşabilirsin.
Ancak burada dikkat edilmesi gereken çok önemli bir nokta var
. Eğer hedefi bir saplantı haline getirirsen, mevcut şartlardaki hedefi imkansız kılan değişimleri fark edemezsin ve sonuçta sürece saplanıp kalabilirsin.
Bu yüzden dikkatini sonuca değil sürece vermelisin.

Niyetini fark et ve planını gözden geçir
Eğer her gece yatmadan önce, elindeki bu hayatla ne yapacağının bilincinde olarak niyetini gözden geçirirsen, sabah uyandığında o gün ne yapman gerektiği konusunda net bir planın olur ve sadece sana bu planı uygulamak kalır.

Eğer bir şey sevgiyle yapılmıyorsa ya da bir yol sevgiyle yürünmüyorsa, öncelikle amacını gözden geçirmelisin.
Hala amacına inanıyorsan, belki de planına tekrar bi bakmalısın.
Eğer kısa vadeli sadece haz almak veya anlık bir fayda görmek için bir amaç koymuşsan o yolu aşkla yürüyemezsin ve yoldaki herkesi düşmanın veya engelin olarak göremeye başlarsın.

Unutma ki, yolda karşılaşacağın her şey yolun bir parçasıdır ve seni geliştirmek, seni dönüştürmek için oradalar.
Bu, sadece hedefe ulaşmak için değil yolculuğun her anını değerli kılmak içindir.

Bir düşünce " Hayat Zor Olmak Zorunda Mı?

  1. BİRGÜL ALTUNKAYA dedi ki:

    Konu yola odaklanmaktır…
    Yoldaki yol arkadaşlarına takılmadan ,tutunmadan
    Düşmemekten bahsetmiyorsunuz .
    “Düşünce ayağa kalkabilmek”
    Yoluna devam edebilmekten bahsediyorsunuz..

    Öğrenciniz olarak
    Unuttuklarımı hatırlattığınız için
    Size çok teşekkür ediyorum.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.