
- İnsan yeni öğrendiği bir bilgiyi kendi deneyimine katarsa o bilgi insanda bir anlayışa döner ve insan kendine kattığı her yeni anlayışla bir evvelki anlayışının ne kadar dar ve eksik olduğunu anlar. Halbuki pek çok insan kendisini artık ötesi olmayan son noktaya ulaşmış bir anlayış genişliği içerisinde olduğunu düşünür ve kendisini diğer insanlardan bir şekilde daha üstün olduğunu zanneder.
- İşte bu zannetme hali o insanın kibridir.
- Bu yüzden insan her yeni anlayışı kendine kattıkça kendi anlayışındaki darlığı anlar ve onlayıştan kaynaklanan bakış açısının eksikliğini görür.
- Bu ise kişinin kendi kibrini görmesidir.
- İnsanın anlayışı geliştikçe kibride azalır ve bu da o insanın tekamülüdür.
- Ancak burada karıştırmamak gereken bir durum var ki o da insanın bir şey bilmesi sadece bir bilgiye sahip olmasıdır. O bilgiyi kendi deneyimine katarsa o bilgi kişide anlayış olur, o bilgiyi sadece hafızasında tutup sadece zihinsel olarak ifade ederse o zaman bilgi kişide kibir olur.
- Her öğrendiğiniz size sizi gösterir. Çünkü öğrendiğiniz her şey kendinize ayna tutmak için bir fırsattır. Eğer sen aynayı kendine çevirmiyorsan yani öğrendiğinle kendi içine bakmıyorsan o zaman aynayı başkalarına çevirerek sahip olduğun bilgilerle kendini başkalarıyla üstün görebilmek için kıyas yapıyorsun demektir.
- Bu yüzden bir insan çok bilgili aynı zamanda çok kibirli olabilmektedir.
- Pek çoğumuz doğru bildiklerimizi başkalarına anlattıklarımızı hayatımıza geçirmiyoruz.
Bu durum sadece doğru ve gidilmesi gereken yeri gösteren tabelayı işaret etmek ancak adrese gitmemek gibidir. Çünkü hakikate işaret eden her bilgi seni bir yola davet eder. O yolda ise kibir ağırlıklarını döke döke yürüyebilirsin. - Şimdilik yazıyı Lübnanlı yazar Amin Maalouf’un sözleriyle sırlıyorum
- “Bir buğday tarlasında kimi başakların dik durduğunu, kimilerinin de boyun büktüğünü görmüyor musun? Dik duranların içi boştur. Öyleyse, seni bana getiren ve böylece Tanrı’nın yardımıyla sana varsıllık yollarını açan alçakgönüllülüğü elden bırakma.”
Post Views: 6